20 Tem

Enneagram İle Zaman Yönetimi

Zaman yönetimi ile alakalı sayısız yöntem bulunmaktadır. Bunların birçoğu mükemmeldir ancak istisnasız hepsinin temelinde disiplin yatar. Kişisel gelişim gurusu olarak ünlenen Stephen Covey “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” kitabında bir zaman yönetimi aracı olarak, “Büyük Taşlar” kavramı ile bizim için neyin önemli ve öncelikli olduğunu belirlemekten bahseder. Çoğu durumda biz farkında olmadan küçük meselelere odaklanıp “Büyük Taşlar”ı sonraya bırakırız. Göremediğimiz ya da unuttuğumuz nokta, bu tercihimizin her şeyi mahvedeceği: bir ilişkiyi, bir anlaşmayı, bir öğrenme sürecini ya da bir mutluluk anını. Eğer önemli ve öncelikli olanlara, “Büyük Taşlar”a, dikkat eder ve onlarla başlarsak, zamanımızı buna göre planlarsak, öncesinde vaktimizin olmadığını düşündüğümüz şeyler için zamanımız olacak.

Tüm kişilik tipleri için, planlamada temel kural haftaya genel olarak bakmak, haftanın başında, kaleme aldığımız planın parçalarının her birini öncelik sırasına göre düşünmektir. Neyin öncelikli olarak yapılması gerektiğini, nereden başlayacağınızı, yani “Büyük Taşlar”ınızı yazın. Bu şekilde içsel uyumu yakalayabilir ve sadece bir iki konuya aşırı odaklanmaktan kurtulabilir, hepsi bizim için hayati öneme sahip olan iş, aile, çocuklar, sağlık, para, arkadaşlar arasında denge kurabiliriz.

Şimdi Enneagram tiplerine bu düşünceden yola çıkarak bakalım…

Tip 1: Öncelikle şunu söyleyebiliriz ki bu tip, zamanı diğerlerinden daha kolay yönetebilir. Doğru mu? Bir yandan evet, düzen ihtiyacının sonuçta hafta boyunca izlenecek çok detaylı bir plan oluşturmayı kolaylaştıracağını söyleyebiliriz. Ve tam da bu noktada kişi bu parlak planı tamamladığında sorun ortaya çıkar. Hayat -maalesef birler için öyle olsa da- matematik değildir. Toplantılarımız ve yükümlülüklerimiz her zaman bizim planladığımız zamanda bitmez. Ve böylece 1lerin destekleyici olması beklenen özelliği engelleyici olmaya başlar. Rahatsızlık faktörü ortaya çıkar ve 1’in içindeki eleştirmen aşırı sert olabilir.

Ne yapmalı: Planlama konusunu ihmal etmeyin ama kendinizi de fazla yıpratmayın. Esnek olmayı unutmayın. İhtiyacınız olan şey şu: Planlama yaparken bir şeylerin yanlış gidebileceğini ve planınız sekteye uğrarsa neler yapılabileceğini düşünün. Başkaları için birkaç dakika fazla hesaba katın; ayrıntı ve yeniden kontrol etme eğilimine sahipseniz, kendinize de belki birkaç dakika daha az zaman tanıyın. Unutmayın: “Mükemmel iyinin düşmanıdır”. İyi yeterli olabilir. Eğer kendinize daha az zaman tanırsanız, “iyiye” ulaşacaksınız ve yine de hazır olacaksınız. Sizin için “iyi” olanın bazıları için “mükemmel” olduğuna bahse girebilirsiniz. Kendinize biraz boş zaman da ayırın. Programınıza boş zaman aktiviteleri ekleyin. Bu size enerji verecek ve planlandığı için görevlerinizden kaçıyormuş gibi hissetmeyeceksiniz.

Tip 2: Ne iş yaparsanız yapın, başkaları için ayırdığınız zaman kendinize ayırdığınız zamandan fazla olacaktır. Tip 2’nin programı, diğer insanlarla yapılan toplantı ve yükümlülüklerle doldurulacaktır. Onları işinize dahil etmeyi amaçlayacaktır. Zaman ve enerji taahhüdünüz sınırsız olacaktır, özellikle de bu proje veya görev sizin “seçtiğiniz” projelerden biriyse. Çevresindekilere yardım etme konusunda herhangi bir sınırı olmaması nedeniyle, (imkansıza yakın olan) bir görevi yerine getirirken veya projede yer alan kişi ya da insanlarla olan ilişkilerinde “kaybedilen” zaman söz konusu olabilir. Bu aşırı vericiliğinin altında onaylanma arayışı yatıyor olabilir.

Ne yapmalı: Yapmanız gereken ilk ve en önemli şey, kendi ihtiyaçlarınız için ne kadar vakit ayırdığınızı görmek için programınıza bakmak olmalıdır. Eğer kendinize hiç zaman ayırmadığınızı görürseniz, oradan başlayın. Bir başkasıyla ilgisi olmayan, sadece kendiniz için olan işler ekleyerek programınızı dengeleyin. İnsanlara hayır demeyi öğrenin, eğer onlarla ilgilenmezseniz, artık sizi sevmeyebilecekleri hissi verse bile. Bunun sadece bir illüzyon olduğunu unutmayın. Gerçek şu ki, sizi kim olduğunuz için seviyorlar, onlar için yaptıklarınızdan dolayı değil. Bu size kendi başınıza bir şeyler yapmak için kullanabileceğiniz boş vakit sağlayacaktır. Başlangıçta garip görünebilir ancak vaktinizi daha etkin kullanmış olacaksınız.

Tip 3: Bu kişinin programı zaten çok doludur. Tip 3’ler, yaptıkları işle ancak daha fazlasını yapmayı hedefleyerek kabul edilebileceklerine inanırlar. İyi bir görünüm elde etmek için sabahları güne çok erken başlar; spor salonuna gitmek, mükemmel bir kahvaltı veya başka bir verimli aktivite, çünkü görünümleri onlar için önemli ve ihmal edilemezdir. Sonrasında ise gün boyunca sadece iş vardır. Çalışma saatleri uzar; işten sonra, içinden nasıl çıkacağını bilemediği başka taahhütler de olacaktır. Dinlenebileceği ya da boş kalabileceği bir zaman dilimi ya çok az kalır ya da belki hiç kalmaz.

Ne yapmalı: Programınızı analiz ederek başlayın. Her şeyin doğru olup olmadığını kontrol edin. Yapmayı planladıklarınız için günde kaç saatinizi ayırıyorsunuz ve bunun ne kadarı dinlenmek, eğlenmek ve hatta boşa zaman geçirmek için? Doğrusunu isterseniz, Tip 3 için en büyük zorluk da budur: Biraz mola vermek. Programınızı yaparken, bir an için yavaşlamayı, ufku dalıp düşünmeyi ve nefes almayı deneyin. Yoğun programınızda “boş zaman” için de yer açın. Toplantılarınızın arasına 10’ar dakikalık “hiçbir şey yapmama” vakitleri koyun. Yavaşlayın. Daha erken eve gidin. Yaptığınız her şeyin ardında anlam arayın. Bu, Tip 3 olarak sizin değer konusuna bir başka açıdan bakmanıza yardımcı olacaktır. Sonuç olarak, aslında başarı hissinizi artıracaksınız.

Tip 4: Tip 4’ün aktiviteleri daima duygu, derinlik ve değer içermelidir. Bu şekilde, kendisini mutlu hisseder ve kimsenin olmadığı kadar üretken olabilir. Ancak bu her zaman mümkün değildir. Her zaman seçim senin elinde değildir. Her projede, pozisyonda ya da işte sevdiğimiz ve sevmediğimiz görevler bulunur. Tip 4’ün programı dolu ve iyi hazırlanmış olabilir, ancak Tip 4’ün “sıkıcı”, basit veya daha az önemli olduğunu düşündüğü görevler en sona kalır. Bazen bu programa, bir şeyleri son dakikada yapmaya çalışarak adrenalin de eklenir ve bu da “sıkıcı” olan işleri renkli ve heyecanlı hale getirerek tatmin sağlar. Bu şekilde vaktini her zaman yanlış ayarlar. Uzun süre boş kalabilir ve daha sonra bir etkinliği tamamlamak için aşırı heyecan yaşayabilir.

Ne yapmalı: Programınızı hazırlarken istekli olun. Sizi neyin motive ettiğinin, ne anlama geldiğinin ve aynı zamanda daha küçük ama çok gerekli görevlerin neler olduğunun, yani fatura ödeme, e-posta gönderme, rapor hazırlama, vb. işlemlerin farkında olun. Bunun için ayrı listeler oluşturun, ardından yapmanız gerekenleri tüm haftaya dağıtın. Size anlamlı gelen işlerin mümkün mertebe her gün programınızda bulunduğundan emin olun. Yapmanız gereken sıkıcı ve boş işler de varsa bunları yapılmasını anlamlı bulduğunuz işlerin arasında serpiştirin. Sizin için yapılması anlamlı olan işlerle, yapmak zorunda olduğunuz işleri ve detayları dengelemek için zaman ayırırsanız, çok daha üretken ve daha az yorgun hissedeceksiniz.

Tip 5: Eğer tip 5 kendi programını kendi başına yaparsa, birkaç toplantısı olur veya hiç olmaz. Çalışma ortamını seçecek olsa, ses yalıtımı bulunan bireysel odaları tercih eder. Ama hayat böyle değil… Kurumsal yaşam paylaşılan odalar ve toplantılardan oluşuyor. Bununla birlikte, Tip 5 yalnız olmayı tercih eder; bu şekilde daha iyi düşünebilir, bir şeyleri derinlemesine inceleyip birisi tarafından bölünmeden analiz edebilir. Derinlemesine incelemek ve detayları anlamak zorunda hissettiği için, özellikle de birine rehberlik ederken gerekenden fazla zaman harcayabilir. İşleri kendi başına yapmayı tercih ettiklerinden ya da tüm sorumluluğu almaları gerektiğine inandıklarından, çok fazla hazırlık yapabilirler. Tip 5 daha azı kabul edilebilir olduğu halde, fazla bilgiye ihtiyacı olduğunu düşünebilir. Her koşulda eksiksiz veya mükemmel bir çalışma sunulması gerekmez. Bu gibi durumlarda, ayrıntı miktarı, çalışmanın pratik biçimde yapıldığını gösterir.

Ne yapmalı: Gerektiği kadar “yalnız” vakit oluşturmaya ve toplantılar arasındaki boşluklara yerleştirmeye çalışın. Bu boşluklar 10 dakika olabilir ancak bu süre zarfında gerçekten yalnız olmanız ve bir sonraki etkileşime hazırlanmak için “pilleri şarj etmeniz” gerekir. Sizin liderlik ettiğiniz toplantılarda, her bir konu için gerçekçi bir süre tanımlayın ve uzmanlığınızın olduğu konulara daha fazla zaman ayırın. Ayrıca, ilgi duyduğunuz konulara dikkat edin: O konuyla ilgili sonsuz bilgi aramak projelerinizi geciktirebilir. Araştırmanız için bir zaman sınırı belirleyin ve buna bağlı kalın. Bu, son teslim tarihlerine uyma konusunda verimlilik sağlayacaktır. Neredeyse her zaman yeterli bilgi veya uzmanlığa sahip olduğunuzdan emin olun. Bir görevi başkasına verdiğinizde detaylarda aşırıya kaçmayın. Bu size zaman kazandıracak ve diğerlerinin gelişimine yardımcı olacaktır.

Tip 6: Bu tipin programı genellikle doludur ancak programın tamamının ya da bir bölümünün (ya da çoğunluğunun) çoğu zaman gereksiz analiz ve araştırmalardan oluşup oluşmadığı bilinmemektedir. Tüm Tip 6’ların, “projeler”i “ya eğer?” sorusuna sürüklemeye belirli ölçüde bir merakı vardır. Eğer “ya eğer”ler üzerine çok fazla zaman harcanırsa, zaman boşa gider. Çoğunlukla yapılması gereken son bir kontrol veya danışılması gereken bir kişi olduğunu düşünür. Bu, bir e-posta gönderirken veya süper önemli bir projenin hazırlanmasında gerçekleşebilir. Düşünce dinamiği aynıdır: şüphe doludur ve daha hızlı ve daha etkili olma fırsatını kaçırır.

Ne yapmalı: En önemli kısım zamanın boşa harcandığını kabul etmektir. Tek başına bu bile iyi bir gelişmedir. Kendine güvenin, yapılan her işte kilit olmasından dolayı, gereksiz senaryoları düşünerek yolunu kaybeder. Birisinin “hâlâ bitmedi mi?” sorusunu duyduğunda “projemi hazırlıyorum” şeklinde itirafta bulunmalıdır. Çoğu zaman tamamlasa bile şüpheleri olduğu için inceleyip gözden geçirir. Buradaki en önemli şey, net son teslim tarihleri belirlemek ve çalışmalarını iyi bir şekilde yaptığından emin olmaktır. Önemli olan ikinci şey ise: sadece belirlemek değil, kendi için belirlediği son tarihlere de uyması gerekir. Yoksa bir bahane bulması oldukça yaygındır. Bu durumu, bir rahatlama ve fazladan zaman kazanma hissi de takip eder.

Tip 7: Beyin fırtınası toplantıları Tip 7’nin favorisidir. Orada tüm yaratıcılığını ortaya koyabilir ve bu büyük bir motivasyona yol açabilir, ancak iş, takip veya proje toplantılarına geldiğinde, birkaç dakika sonra kendisinin mazeret göstereceğinden emin olabilirsiniz. (Tabii eğer toplantıya katılmışsa.) Tip 7, programı sadece eğlenceli aktiviteler içerecek veya kendisini daha fazla tatmin edecek başka bir aktivite için kaçmaya çalışacaktır. Onların “işi” planlama, yeni girişimler, proje başlangıç toplantılarında olmaktır. Odaklanma, disiplin ve rutin çalışma gerektiren tüm faaliyetler bu tip için zordur. Her gün aynı şeyi yapmak veya her hafta aynı toplantıya katılmak onu sıkar; bundan uzaklaşmanın ve başka bir şeye “kaçmanın” bir yolunu bulur.

Ne yapmalı: Tip 7 için verilecek tavsiye basittir. Başlamış olduğunuz şeyi bitirmeden önce asla yeni bir şeye başlamayın. Bu, disipline sahip olma ve odaklanma demektir ki temel olarak, arıya baldan uzak durmasını söylemek ya da karıncaya kendi iyiliği için şekerden uzak durmasını söylemekle aynı anlama gelir. Zor olacak, ama küçük küçük adımlarla da olsa yapılabilir. Yaratıcılık, “sıkıcı” ve rutin işleri neşeli ve eğlenceli hale getirmenize yardımcı olacaktır. Yani, görevlerinizi tamamlayabilmek için içinde bulunduğunuz anı kendiniz için eğlenceli hale getirin. Tabii abartılı şakalara dikkat edin. Her şey ve herkes hakkında şakalar yapmayı eğlenceli bulabilirsiniz ama aynı zamanda, çevrenizde sizin şakalarınıza daha fazla dayanamayanlar tarafından can sıkıcı ve tahrik edici olarak görülebilirsiniz.

Tip 8: Bir şeyleri düzene sokmak bu tipin önceliklerinden biridir. “Düzen” arayışı her durum için geçerlidir. Bu, bir proje karşısında ne yapacağını bilmeyen bir takım ya da dağınık bir mutfak olabilir. Her ikisi de “düzen” gerektirir ve bu da tam olarak tip 8’lerin yapacağı (veya başkasına yapmasını söyleyeceği) şeydir. Bu şekilde, işlerin olması gerektiğini düşündüğü şekilde yürüdüğünü bilerek günlerini geçirir. İşi savsakladığını düşündüğü insanları sıkıntı olarak görür. Tıka basa dolu bir programı olsa bile, Tip 8’ler genellikle bütünü görebilir, bu da durumu anlamasını ve zaman kaybetmeden tam olarak ne yapacağını bilmesini sağlar. Bununla birlikte, bir Tip 8 için, her zaman bir “ama” vardır; diğer kişilerin işe yaklaşımları söz konusu olduğunda, her zaman yapılan işin en iyi şekilde yapılmadığını düşünür. Temel olarak tip 8’in iki ana “günahı” vardır. İlki, bir şeylerin nasıl yapılacağı ile ilgilidir. İşleri yoluna koymak için çok özel bir yol vardır: Onun yolu. Kontrol etme isteğinin yanı sıra insanlarla konuşma şekli de sorunludur. Etkileşimde kullandığı kelimelerin ya da konuşma şiddetinin ölçüsü yoktur. İnsanları incinebilir ve gerçekten fark etmeyebilirler. İkinci “günah”, detaylarla ilgili. Çoğu zaman detaylar “ilgisiz küçük şeyler” olarak algılanır ve acele ile ayrıntıları dikkate almamak, onun yapılan işleri veya görevleri (anlaşmazlıklara rağmen) tekrar gözden geçirmesini gerektiren kararlara yol açabilir.

Ne yapmalı: Bu iki konuya dikkat edin: Ayrıntılar ve insanlar. İşleri gerçekleştirme yeteneğiniz övgüye değer ancak insanlarla nasıl iletişim kurduğunuza dikkat etmelisiniz. Onları dinleyerek yaklaşımınızı yumuşatmak, iyi bir başlangıçtır; onları gerçekten anlama niyetiyle dinlemeniz, bakış açılarını dikkate almanız gereklidir. Bu imkânsız mı görünüyor? Aslında değil; sadece pratik yapmanız gerekiyor. Şöyle bir deyim vardır: “İnsanlarla az daha çok, çok daha az”. Başka bir deyişle, bir kişiyle olan etkileşiminize daha fazla zaman ayırırsanız, gelecekte zamandan tasarruf edersiniz ve bunun tersi de geçerlidir. Sabrınız yoksa, bir problem birçok kez tekrar eder. Bir de ayrıntılar için biraz zaman ayırın. Yavaş yavaş başlayın. Normalde bir işe 10 dakika ayırıyorsanız, bu işe geri dönün ve gözden kaçırmış olabileceğiniz tüm ayrıntıları kontrol etmek için 5 dakika daha ayırın. Bu, daha az fevri hareket etmenizi sağlayacak ve gelecekte bunu tekrar gözden geçirmenize gerek kalmayacak.

Tip 9: Tip 9’un programı çok dolu olabilmektedir (ve çoğu zaman doludur). Yapılacak çok işi vardır ama çoğu muhtemelen başkaları içindir. Bazı iş gereklilikleri, çocuğunun ya da patronunun istediği veya annesinin ihtiyacı olan şeyler programında fazlaca bulunur. Faaliyetler kendisi için olsa bile, bunlar genellikle sıradan görevler veya ev temizliği, gazete okumak ya da arkadaşlarıyla haberleşmek gibi ikincil günlük rutin faaliyetlerdir. Bu işler dikkatini dağıtır ve onun asıl öncelikli işleriyle ilgilenememesine yol açar. Paradoksal olarak, meşgul olma görünümünden dolayı bu etkinliklerin aslında bir dikkat dağıtıcı olduğunun farkına varamayabilir.

Ne yapmalı: İlk adım, dikkatinizi neye verdiğinizi ve zamanınızı nasıl harcadığınızı kontrol etmektir. Son teslim tarihlerinize yetişmekten alıkoyan, projeleri ertelemenize yol açan ya da dahası programınızı değiştirmek zorunda bırakan şey nedir? Fırsattan yararlanın ve kime hayır demediğinizi kontrol edin. Büyük olasılıkla, pek çok durumda “hayır” denebilirdi ve siz onlara hayır demeyi uygunsuz buldunuz. Ve tam olarak da burası zaman kazanmaya başlayacağınız yer: Dikkat dağıtıcı şeylerden kaçınmak ve hayır demeyi öğrenmek. Basit gibi görünebilir, ancak iki nedenden ötürü değildir: İlk olarak, dikkatinizin dağıldığını farketmeyebilirsiniz (9’ların dikkatlerinin dağıldığını kabul etmeleri zordur). Bu konuda düzenli olarak yaşadığınız, güvendiğiniz ve size gerçeği söyleyen birisinden yardım isteyin. İkincisi: Tip 9 için “hayır” demek, çok büyük anlama sahip bir görevdir. Ancak, küçük “hayır”larla başlayın ve sonuç olarak önceliklerinize daha fazla odaklanmaya başlayacağını göreceksiniz.

AŞAĞIDAKİ YAZILARI DA MERAKLA OKUMAK İSTEYEBİLİRSİNİZ! 

Farklı Enneagram Tipleri Tatilde

Mükemmeliyetçi Tip 1 Tatilde

Mükemmeliyetçi Kişilik Tip 1'ler ile Seyahat ve Tatil Üzerine Bir Söyleşi

Yardımsever Tip 2 Tatilde

Yardımsever Kişilik Tip 2'ler ile Seyahat ve Tatil Üzerine Bir Söyleşi

Başarı Odaklı Tip 3 Tatilde

Enneagram Tip 2 / Yardımsever'in Hikayesi

Enneagram Tip 3 / Başarı Odaklı'nın Hikayesi

Enneagram Tip 4 / Özgün'ün Hikayesi

Enneagram Kişilik Sistemi