05 Şub

Aile En Güvenli Eğitim Kurumudur!

Çocuk eğitiminde ailenin rolü!

Aile toplumun en küçük kurumudur. İnsanlar fert fert aile birliği içinde, çocukluktan itibaren yaşlılık dönemlerine kadar fiziksel ve ruhsal açıdan çeşitli aşamalardan geçerler. Toplumsal hayatımızda ilişki içinde olduğumuz kişileri tanımalı, sosyo-ekonomik ve kültürel özeliklerini bilmeli, duygu, düşünce ve davranışlarında meydana gelen değişimi izleyebilmeliyiz. Bu nedenle gerek bireyin meydana gelen davranışlarının değerlendirilmesinde, gerekse toplumsal yapının analizinde insan faktörü önemli bir değişken olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çocuklar anne ve babayı örnek alırlar!

Çocuk korunmaya, ilgiye ve sevgiye muhtaç bir varlıktır. Ailenin uygun tutum ve davranışlarıyla çocuğun ruhsal ve davranışsal gelişimi sağlıklı yapılandırılabilir. Ancak ebeveynler çocuklarına yeterli düzeyde ilgi ve sevgi göstermez, kişilik gelişiminde uygun rol model olmaz ise çocuk uyum, davranış, sosyal sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Çocuğun kişilik gelişimi Birey, çocukluk döneminden itibaren çevresinde yaşayan insanların davranış ve tutumlarını taklit eder. Bu taklit önce anne ve baba imajı ile başlar.

Bir çocuğa anne-babası nasıl davranırsa, çocuk da öyle davranır!

Kişilik doğrudan doğruya anne- babanın çocuğu ile karşılıklı kurduğu ilişkiden doğmaktadır. Kişilik çocukla içinde yaşadığı toplumla sıkı ilişkilerden, çok kuvvetli duygusallıklardan oluşmakta çocuk ile çevre arasındaki ilişkinin, diyalogun ve etkileşiminin sonucu olarak değerlendirilmektedir. Bir çocuğa ana babası nasıl davranırsa, çocuk da diğer kişilere karşı öyle davranır. Önce karakterin, daha sonra kişiliğin oluşmasında ve gelişiminde çocuk, ana baba etkileşimi sürecinde sevgi ve disiplin temel rol oynar. Çocuğun karakteri, çoğu kez kendisini ana babasının verdiği davranış özelliklerini yansıtır. Karakteri oluşturan en önemli yol çocuğa ahlaki davranışını nedenlerini açıklamak, çocuğun kararları kendi kendine almaları ve onları akıllıca nasıl eleştirebileceklerini öğretmektedir.

Özgüveni yüksek, benlik saygısı gelişmiş çocuk için bağımsızlığına önem vermeliyiz!

Sağlam duygusal temeller üzerine kurulan kişiliklerde ki çocuklar, hayatın beraberinde getirdiği sorunlarla baş etmeye hazırlanmış demektir. Kişilik zamanla olgunlaşır. Çocuğun fiziki, zihinsel ve duygusal yapısı zamanla gelişir. Önceleri duygu ve heyecanlarını denetleyemeyen çocuk büyüdükçe duygu ve heyecanlarını nasıl denetleneceğini öğrenir. Ailenin sosyal- ekonomik düzeyi, kültürel durumu, arkadaş ve okul çevresi çocuğun kişiliğinin oluşumunda önemli rol oynar. Kendine ve çevresine güvenen çocuklar, yaşam başarısı yüksek olmaya aday çocuklardır. Çocuk büyüdükçe, anne babasından ayrı bir varlık, farklı kişi olduğunu hisseder. Bir başkasına benzemeye çalışabilir, rol modelleri vardır. Sosyal varlık olarak, aile dışına çıkarak toplumsal ilişkilerini geliştirmeye başlar, arkadaş grubuyla etkileşime girer. Kişiliğin kazanılmasında sosyal ve çevresel faktörlerin rolü büyüktür.

Güçlü kişiliği ile bilge ve örnek insan modeli ile özdeşim kurmalıdır!

Çocuk büyüdükçe, ergenlik çağına gelince çevre ile olan sosyal, kültürel ilişkisi de gelişir. Bu dönemde çocuk bütün enerjisini örnek, model objelere yöneltirse, kişiliği olumlu yönde etkilenir ve gelişir. Güçlü kişiliği ile ilkeli, bilge, örnek bir insan modelini benimser ve özdeşleşerek bir bağ kurabilirse çocukların kendilerine olan güveni de artar, kişilikleri de gelişir.

Çocukla yaşanan iletişim ve uyum çatışmaları nelerdir?

Çocuk ergenlik sürecinde akran grubu içerisinde iletişim güçlükleri çeker, ebeveynlerinden modelleme ile edindiği şiddet davranışlarını arkadaşlarına gösterme eğilimindedir. Günlük yaşamımızda, çocuğumuzun bir sorunu karşısında, her şeyin iyi gideceğini söylemek, akıl vermek, dinlememek, eleştirmek, suçlamak iletişim engeli olduğunu öğrendiğimizde çoğumuz şaşırıyoruz. Bu yaklaşımlar çocuğumuza hiç yardımcı olmadığı gibi onun sorununu çözmede bir engel oluşturuyor, sorunu ortaya koymasını ya da açıklamasını engelliyor. Çocuk duygularının kabul edilmediğini, değersiz olduğunu, anlaşılmadığını düşünerek kendini olumlu tutumlarla ifade edemeyen çocuk şiddet tutumları ile ailesinin ilgisini çekmeyi iletişim yöntemi olarak benimsiyor.

İletişimde amaç sorun çözme kadar, uzlaşma becerileri göstermektir!

Çocukların şiddet tutumlarının değiştirilmesinde, çatışma karşısında çözümleyici yaklaşımlarının ve kriz yönetim becerilerinin geliştirilmesine bağlıdır. Ancak sorunu ya da çatışmayı çözen çocuk, şiddet davranışlarından kaçınabilir. Her şeyden önce çatışmanın çözümlenmesinde, sorunu anlamak ya da analiz edebilmek çözümün kaynağını da oluşturur. Çatışma yapısı gereği her iki tarafa zarar vermektedir. Bireylerin duygusal, fiziksel örselenmesine yol açmaktadır. Öncelikle çatışmaya yol açan tutumlardan kaçınabilmektir. Ancak çatışma ortaya çıkmışsa, çözüme odaklanarak yaklaşım geliştirebilmeliyiz. Amaç sorun çözme kadar, uzlaşma becerileri göstererek çatışmayı çözümlemektir.

Sağlıklı ebeveyn çocuğunu tanıma ve anlama çabası gösterir!

Ebeveynler, çocuklarının farklılık çabalarını, kimlik arayışını korkuyla, endişeyle karşılayabilir ve kendi olumsuz duygularını çocuklarına baskı olarak yansıtabilirler. Ebeveynler bu şekilde çocuğuna sürekli müdahale etmekle çocuğun kendi olma, kendini tanıma çabasını da zorlaştırmaktadır. Müdahaleci tutumlarıyla çocukta ek bir stres faktörü olmaktadır. Aile içi ilişkilerde ihmal, istismar ve şiddet içerisinde yetiştirilen çocuk psiko-sosyal gelişim evrelerinde duygusal, sosyal, kişilik gelişimi açısından uyum ve davranış sorunları gösterir.

Ebeveynler çocuklarına kendi uzvu gibi davranmaktan kaçınmalıdır!

Ebeveynler çocuklarıyla “bağımlı” ilişki kurma, onlara kendi uzvu gibi davranma, sahiplenme duygusuyla hareket etmek yerine çocuğa farklı bir birey olduğunu hissettirmeli. Yaşına uygun olarak sorumluluklar almasını, bağımsız hareket edebilmesini ve aile içersinde karar sürecine aktif katılımını desteklemelidirler. Çocuk hayatın sorumluluğunu aldıkça, sonuçlarını gördükçe kendi değerlerini, hayat kriterlerini oluşturacak ve kendi ayakları üzerinde hayatına yön verecektir. Böylece bağımsızlaşan çocuk yaşanmış hayatın sonuçlarından çıkardığı derslerle kişiliğini ve karakterini oluşturacak, kendini tanıma ve anlama yolculuğunda mesafe kazanacaktır. Çocuğun şiddet davranışlarından uzaklaşarak uyumlu, üreten bir değer olarak geleceğe hazırlanması “insanı merkeze” alan bir aile ve toplum düzeninde gerçekleşebilir.

Zayıf karneyi cezalandırmayın!

Karne, çocuklarımızın uzun öğrenme uğraşıları sonucunda elde ettikleri bir sonuçtur. Çocuklarımızın performansının değerlendiren karne notu karşısında ebeveynlerin yaklaşımları, notları nasıl yorumladıkları, notlar kadar önemlidir. Çocuğu ile uygun mesafe koyamayan ebeveynler, karne notları ile kendilerinde değerlendirilmiş duygusu yaşayabilir ve düşük not getirmesi karşısında öfke kızgınlık duyguları çocuğa yansıtabilirler. Böylece çocukta suçluluk duygusu oluştururlar. Özellikle başarılı arkadaşlarıyla kıyaslayan ebeveynler çocuklarda stres, kaygı ve güvensizliğe, benlik saygısını olumsuz etkileyerek travmaya yol açarlar. Bu davranışların yanı sıra yargılamak, suçlamak, etiketlemek çocuğun eksiklerini görüp kendini olumlu yönde hareket etmesine engel olmaktadır. Benlik saygısını yitiren çocuk, intihara giden kendine zarar verme davranışları gösterebilir.

Sağlıklı Ebeveyn Yaklaşımları

– Kişiliklerini eleştirmek yerine düşük not almasına yol açan sebepleri araştırmalılar

– Çocuğun başarısızlıktan dolayı yaşadığı duyguları ifade edilmesi sağlanmalı

– Çocuğun yüksek not aldığı derslerin altı çizilerek olumlu yönde motive edilmelidir

– Eğitim ve öğrenim ömür boyu devam eden bir süreçtir. Çocuğun başarısızlıkları telefi etme, başarılara dönüştürme fırsatı her zaman vardır

– Çocuk başarıyı ancak pozitif duygularla ve kendine güvenerek kendi yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda yakalayabilmektedir

 – Çocuğun kendisini değerlendirmesine, eksikliklerinin fark edilmesine ve gelecek dönemde başarılı olması için izleyeceği yol ve yöntemin belirlenmesine katkı sağlanmalıdır 

– Çocuğun ilgi, merak ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirecek rehber ebeveyn yaklaşımı geliştirilmelidir 

– Çocuk sürekli başarısızlık gösteriyorsa başarısızlığında psikolojik tutumlar dışında organik faktörlerin etkili olduğunun belirlenmesi için en yakın tedavi kurumuna ebeveynlerin başvurması gerekmektedir.

AŞAĞIDAKİ YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

İlişkilerinizde Tartışmalarınız Sizi Mutluluğa Götürebilir

Dijital Çağda Ebeveynlere Tavsiyeler

Pandemi Döneminde Ebeveynlere 12 İpucu

Aile Danışmanlığı, Sorunlardan Önce Alınmalı

Aynı Evde Ayrı Yaşayanlar

Evlilikte Aşk Olmayınca Meşk Olmaz

Aile İçi İletişimde 10 Altın Kural

Ailede ve Çocuk Gelişiminde Babanın Rolü

Boşanma Süreci ve Çocuklar

Evlilikte Sevgi ve Saygının Yeri