24 Ara

İnternet Oyunlarına Bağımlılık

Merhaba, günümüzün önemli bir konusuyla beraberiz. Son on yılın özellikle de Pandemi günleriyle beraber en önemli en ciddi sorunlarından biri oyun bağımlılığı. Çocuklu ailelerin çok dert yandığı, çok çözüm aradığı ve bazı aileler çözüm bulsa da birçok ailenin çözüm bulamadığı önemli bir konu, internet oyunlarına bağımlılık.

Çoğunlukla çocukları bu sorunun içinde görsek de yetişkinlerinde azımsanmayacak oranda internet oyunlarına bağlandığı, bu yüzden işlerini, aile ve arkadaş ilişkilerini zor duruma soktuklarını çok görür, duyar olduk. Elini veren kolunu kaptırıyor misali “hevesimi alayım” diye girenin çıkmakta zorlandığı bir sistem sanal âlem.

Hayatımızda her şey özellikle de Pandemi süreciyle internete bağlı oldu. Pandemi ’de zorunlu ve sağlıklı olan bir durum olsa da maalesef daha da bağlandık. İnternet yıldan yıla hayatımızın her alanında etkin oldu. Bizlerde sistemin dayatması ya da hoşumuza giden kısımlarından dolayı bu durumdan pek şikâyetçi olmadık. Ta ki kendimiz ya da yakınımızda birinin internet dünyasında sorunlar yaşamasına kadar. Bugüne kadar biricik arkadaşımız kankimiz sırdaşımız neredeyse her şeyimiz olan internetin tehlikeli yüzüyle de tanışmış olduk.

Konu uzun o yüzden çok dallanıp dağılmasın, biz ciğerparelerimiz olan, geleceğimiz olan çocuklarımıza bakan yönüne dönelim. Aslında çocuklarda olan neden sonuç ilişkisine bakınca biz yetişkinlerinde aynı duyguda, döngüde olduğumuzu fark edeceğiz büyük ihtimalle. Yani en azından ben öyle umuyorum.

Şunu belirtelim; bağımlılığın arkasına baktığımızda kişinin duygu durumuyla alakalı birtakım nedenler vardır. Bu duygusal bir boşluk olabileceği gibi çocuğun duygusunun sorununun anlaşılmadığı, giderilmediği ya da baş edilemediği için çocuk duygusunu yatıştırmak için kendisine iyi gelen bulduğu her şeye bağımlılık geliştirmişte olabilir. Bağımlılık çocuğun kendi duygu durumuyla alakalı gibi görünse de bunun kaynağı 0-6 yaş aralığında çocuk ve bakım verenlerle aralarındaki bozuk ilişki ve iletişim biçiminden dolayı çocuğun duygu dünyasına sorunların temeli atılmış oluyor. Anne babadan ayrışamamış ya da yeterince duygusal bakım alamamış çocuklar da bağımlılık geliştirebilirler. Burada bakım verenler dediğimiz kişiler; ilk önce ve en çok anne-baba oluyor, daha sonra bakıcı olabilir, çocuğa bakıcılık yapan bir akraba olabilir ya da evde yaşayan yetişkin kişiler.

Bireyin ruhsal yapısının temeli ya da çekirdeği diyeceğimiz kısım ilk çocukluk dönemi dediğimiz yukarıda da belirttiğim bebeklikte(0-6 yaş aralığında) atılmaya başlıyor. Sonraki yıllarda gelişim ve değişim devam ettiği için bu durumun telafisi tamiri olan birçok zaman, dönem, fırsat bulunmaktadır. Bunları gözlemleyip yakalayıp çocuğa yansıtmak önemli bir adım aslında. Fakat bizler yukarıda bahsettiğim gibi interneti hayatımızın merkezine koyduğumuz için elimizde telefon karşımızda televizyon kendimizi yatıştırma kendimizi memnun etme peşinde oluyoruz genellikle.

Çocuklar hayatı her anlamıyla ilk önce evde anne babalarıyla deneyimlerler. Bu deneyimi daha sonra hayatı boyunca her yerde herkesle tekrar edeceği döngüye dönüştürürler. Bunu biraz açıklayacak olursak; anne babalar evde sorunları nasıl çözüyorsa, birbirleri ile ve çocuklarıyla iletişimleri nasılsa, duygularını nasıl ifade ediyorsa, öfkelerini ve can sıkıntılarını nasıl gideriyorlarsa, nelere üzülüyor ve bu üzüntüyle nasıl baş edip kendilerini nasıl toparlıyorlarsa çocuklarda bunların hepsini muhteşem alıcılarıyla kendilerine kopyalıyorlar. İşte burada çocuklar, yetişkin gibi muhakeme becerileri daha tam gelişmediği için evde anne babalarından gördüklerini kendi içlerinde hazmedip sağlıklı hale dönüştüremeden anne babalarından daha öfkeli, daha pasif, daha beceriksiz, daha tembel, daha bağımlı olmak gibi birçok çözümlenmemiş duygularla doluyorlar. Çocuklar kendi içlerinde var olan duygunun adını bulmaya, anlamını bulmaya çalışırken işler onlar açısında daha karmaşık hale dönüyor ve baş edemeyecekleri kötü duygularla baş başa kalıyorlar.

Ne istediğini bilemeyen, nasıl isteyeceğini bilemeyen çocuk, kendini kötü hissetmeye başlıyor. İnsan olarak kötü hissetmeyi tabii ki de hiçbirimiz istemeyiz sevmeyiz ve aslında böyle tepkimiz de normal. İşte o yüzden hemen kendimizi iyi duyguya geçirecek yollar ararız iç dünyamızda. Burada sağlıklı yapılar “kişinin kötü hissedilebileceğini bunun normal olduğunu ama bu durumdan da yavaş yavaş şu şekilde çıkılır” diye kendini yatıştırarak çıkabilir. Sağlıksız yapılar ise kötü olmaya dayanamaz ve hemen iyi hissedeceği duyguya hızlıca geçmek ister. Bunun içinde kendisine iyi gelen her eylemi yapar bunun ne şekilde olduğu ne zaman olduğu ve meşruluğu önemli değildir, yeter ki iyi hissetsin bütün mesele budur. İnternetin sunduğu sosyal medya ve sanal oyunlarda bu kişilerin kötü duyguyla baş edemeyip iyi hissetmek ve kendisini yatıştırmak için kullandıkları hızlı ve kolay ulaşılan işlevsel sistemlerdir. Burada şunu not düşeyim; tabii ki herkes internet kullanabilir sosyal medya ya da sanal oyunları kullanabilir. İşin ince ayrımı ise bazı kişiler buna ne zaman başlayacağını ne zaman bırakacağını iradesini kullanarak bilir yapar ve hayatına devam ederken, bazı kişiler bırakmakta çok zorlanırlar. Bağımlı kişilerde oyun hayatın bir parçası değil de hayat oyunun bir parçası gibidir. Başından hiç kalkmazlar ya da sık sık kontrol ederler. Bu boyutta olması istenmeyen ve bir şekilde çözülmesi gerekilen durumdur. Hatta mümkünse psikolojik destek alınması daha hızlı ve etkili çözüm olabilir.

Çocuklar oyunlara neden bağlanırlar neden kurtulamazlar, buna baktığımızda ise gördüğümüz ve duyduğumuz vakaların başlama ve bağlanma nedenlerini öncelik sırası olmadan birkaç madde ile şöyle sıralayabiliriz:

1-Çocuklar akran gruplarından çok etkilenirler. İlkokulda başlayan arkadaşlık ortamları ergenlikle beraber daha paylaşımlı, daha bağlı, daha samimi olarak devam eder. Bazı çocuklar bu arkadaşlıklara dâhil olmak için, konuşulan konuları anlamak için onların yaptıklarını yapmaya başlar ve bu da çoğunlukla oyun olmaktadır.

2-Bazı çocuklar gerçek hayatta kendilerini yalnız hissederler ve kendilerini ifade edemezler, bu kişiler için bazen sanal ortam kendini göstermek ve ifade edebilmek için muhteşem ortamdır.

3-Bazı çocuklar ise masumca başlarlar oyun oynamaya fakat oyun arkadaşlarından bazıları masum niyetli değildir ve çocuğu istismarın birçok nedeni ile oyuna bağlarlar.

4-Bazı çocuklar oynanan oyunun yapısına göre duygularını ifade edebildiği yani öfkesini yansıtabildiği için ya da haz alarak deşarj oldukları için oyundan vazgeçemezler. Çünkü başka türlü kendilerini yatıştırma, duygularını ifade etme yöntemini bilememektedir.

Bu saydıklarımıza dış etkenler diyebiliriz, peki iç etkenlere yani evde çocuğu oyuna bağlayan etkenlere bakacak olursak onları da birkaç maddede şöyle sıralayalım:

1-Bazı çocukların anne babaları çocukları küçükken “akıllı dursun, bize engel olmasın, aman ağlamasın, şu komik eğlenceli videoyu izlesin” gibi birçok nedenlerle her fırsatta çocuklarının ellerine telefon tablet verip “her durumda sanal âleme gir” mesajını verebilmektedir.

2-Ders-ödev konusunda ailelerin gün boyu yoğun tekrarlı söylemleri çocuğu bunaltmaktadır. Çocuk kendisini ders yaparsa değerli, yapmazsa değersiz hissetmektedir. Birçoğu şöyle düşünmekte “ailem için benim ne hissettiğim değil derslerimin iyi olması önemli” duygusuna gitmektedir.

3-Sınav kaygısında ise şöyle; burada da önem arzeden sınava karşı, çocuklar kendilerini başarma konusunda yetersiz hissedebilmektedir ya da dersleri anlayamadıkları veya yapamadıkları için kaygılanmaktadırlar. Sınav sonucuyla alakalı hayatın getireceği sorumluluklar ve ailenin başarıya kattığı anlam çocukları yoğun kaygıya itmekte ve bu kaygıyı yatıştırmak için sanal mutluluk olan oyunlara yönelmelerine ve bağlanmalarına neden olabilmektedir.

4-Bazı anne babalar ise çocukluktan hatta bebeklikten itibaren çocuklarını prens ya da prenses gibi yetiştirirler. Bu anne babalar çocuklarının hiç üzülmesine fırsat vermez, hiçbir dönemde sorumluluk vermez, hayata hazırlamayıp çocuklarının her işlerine kendileri koşarlar. Böyle bir tablodaki çocuklarda yorulmaya ve sıkıntıya gelemedikleri için “annem babam bir şekilde halleder” düşüncesiyle hep keyif-haz peşinde olup kendilerini telefondan bilgisayardan koparamazlar. Bu maddeler her ailenin her çocuğun özel durumuna göre farklılık gösterebilir ve daha fazlada olabilir tabii ki ama genel olarak bu şekilde diyelim.

Peki, neler yapılabilir? Öncelikle sonuca odaklanıp ceza vermek pek çözüm olmuyor. Mesela tamamen yasaklamak gibi. Bu bir çözüm gibi görünse de çocuğun duygusunu, durumunu, düşüncesini anlamadan yapılan bu yöntem sorunu çözmeyeceği gibi anlaşılmadığını hisseden çocuğun daha da kötü hissetmesine neden olur. Oysa anne babalar olarak bu durumun sizlere neler hissettirdiğini ve onun bu konuda ne düşündüğünü, çocuğunuzla ilgili kaygınızın nedenlerini ve yapılabilecek birçok çözüm yöntemlerini ona sunmanız onun da fikirlerini dinleyip ortak karar vermeniz daha etkili olabilmektedir. Çocuğunuzun hep kusurlarını görmek yerine olumlu özelliklerini sık sık onun yüzüne söyleyebilirsiniz. Çocuğunuzu gördüğünüzde duygusunu anlamaya çalışıp “konuşmak, yalnız kalmak, yargılanmamak, dokunmak, konuşmak, yatıştırılmak” gibi neye ihtiyacı olduğunu bulup destek olmanız çocukların kendilerini daha anlaşılır olmalarını hissettirebilir. Anlaşıldığını kabul gördüğünü değerli olduğunu hisseden çocuğunuzla birçok konuyu konuşup makul çözümler bulabilirsiniz.

Son söz; hayatımızın her yerini saran internet dolu telefon tablet bilgisayarın artık gerçeğimiz olduğunu, onlarla mücadele etmeyip yok saymayıp irademizi kullanarak beraber yaşamayı kabullenmeliyiz belki de.

Psikoterapist Yasin Göçer

AŞAĞIDAKİ YAZILARI DA OKUMAK İSTEYEBİLİRSİNİZ!

Üstün Yetenekli Çocukların Anne Babalarına Tavsiyeler

Üstün Yetenekli Çocukların Öğretmenlerine Tavsiyeler

Çocuğunuza Sevgi ve Yardımseverlik Erdemlerini Kazandırmak

Çocuğunuza İlkeli ve Doğru Olmayı Öğretmek 

Çocuk Yalana Neden Başvurur?

Başarılı Çocuklar Nasıl Yetiştirilir?

Anne Baba Tutumlarının Çocuğun Kişilik Gelişimi Üzerine Etkileri

Televizyon Programlarının  Çocuklara Etkileri

İlköğretim Dönemi Çocuklarının Gelişim Özellikleri

Plan Hazırlanırken Düşülen Hatalar

Özür Dilerim

Başarının Anahtarı

Dersler Arasında Kaybolmayın, Planlı Çalışın

İnternet Oyunlarına Bağımlılık

Çocuğumu Nasıl Eğitmeliyim?

Herkes Yazın Boş Durma diyor!"Ama Kimse Ne Yapmam Gerektiğini Söylemiyor."